Âb-ı sâfî ol seni bâlâ eder ebr-i füyûz
Aç gözün bak mülk-i câne anda cânân görünür
Açup dü dîde-i cânı o mihr-i bî-bahâyı bul
Âdem isen "alleme'l-esmâ" içinde kânı bul
Âdem ma'nâ dünyâ içinde a'zam ismdir esmâ içinde
Âdem olana dâd-ı Hudâ feyz-i kerâmet
Aldatmasın sûret seni sîretde ma'nâ olagör
Aldı âgûşuna hurşîd-i mehâsin-ârâ
Alem-i halk ile Hakk mecmu'a-i kübrâ vücûd
Anla ey cân ne için geldiğini kesrete sen
Âşıkın seyrânıdır firdevs ile tamûda Hû
Âşıkın seyrânıdır firdevs ile tamûda Hû
Âşıkları bîganeler âsûde sanırlar
Âşık oldum tâ ezel bir Yûsuf-i Ken'ân'a ben
Aşk ehli isen durma dermân yoludur bu yol
Aşk hâletiyle dâimâ mestâneyim hayrâneyim
Aşkın ateşiyle dolmuşum dostlar
Aşkını terk eylemez gönlüm perîşân olsa da
Aşkınla mühimm dîvâneleriz
Aşk şarâbı ebedî âşıkı mahmûr eyler
Ayandır cevher-i zât istikâmetle ayârından
Bâb-ı lutfunda gedâyım yâ Resûlallah meded
Bâğ-ı vahdet sünbülistânında bâğbân olmuşuz
Bâtıl demem eşyâyı ızhârın da ızmârın da hak
Bende oldum tâ ezelî bende bulup Sübhân'ımı
Beni meczûb-i dâm-ı hubb-i zâtın eyle yâ Rabbi
Bırakdın âşıkı hicrân nihân oldun ayân iken
Bidâyet nokta-i nûr-i Muhammed mebde'-i ulâ
Bilmez aref sırrın gönül cân mülküne cânân arar
Bî-misâl Allah eder ihsân ihsân üstüne
Bir gönülde olmasa envâr-ı 'aşk-ı Kibriyâ
Bir nigâh-ı merhamet kıl yâdigâr olsun bana
Biz vahdetin mihmânıyız enfüsdedir âfâkımız
Bu aşk bir hâkim-i cândır ne derd-i bî-devâdır bu
Bulmaksa kemâl ilm ile tahsîl-i kemâl et
Bulunmaz vuslat-ı Mevlâ bulanı bulmadan yâhû
Cânlar yanar cânın atar pervânedir Mevlâm sana
Cân u dili hayrân eden nûr-i cemâlindir senin
Cemâl-i Hazret'in şems-i duhâdır yâ Resûlallah
Cemâlin cümleden ecmel şefâ'at yâ Resûlallah
Cemâl-i vahdet-i zâtın senin bî-intihâ deryâ
Cemâl-i zâtını her zerreler i'lân eder Allah
Cemâlullah ile mestân olanda ihtiyâr olmaz
Cemî-i enbiyânın serverisin yâ Resûlallah
Cihâna gelmeden maksûd özünü âdem etmekdir
Cilvegâh-ı Tûr-ı Hakk'ı bulmak istersen eğer
Cismimle her ısyânıma estağfirullahe'l-azîm
Cümle cânân içre cânân bir bana
Çeşme-i iksîr-i aşk-ı Kibiryâ'dır râbıta
Çeşm-i cân-ı âşıka nûr-i cilâsın yâ Huseyn
Çeşmin gibi bahtım dahî hep kâre ne çâre
Çünki mâliksin bu akl-ı cevhere
Çü tevhîdim zuhûr etdi saâdet eyledim îrâs
Darbe-i zikr ile müstağrak olup mevtâlarız
Derdine dermân isteyen gelsin
Derdinde dermânı bulan Lokmân'ı arzular mı hiç
Dervîşlerin amelleri şerî'at-ı Rahmân olur
Devâm et zikr-i Mevlâ'ya hayât-ı câvidânlıkdır
Dîdârını seyreyleyen göz mâsivâ görmez olur
Dîdemiz giryân sînemiz sûzân
Dilersen bahr-i zâtı seyr içün manevî zevrâk
Dilersen bulmağa bâb-ı rızâda sermedî pür feyz
Dilersen zât-ı Hakk'ı çek elin dünyâ vü ukbâdan
Dilersen zât-ı Hakk'ı kıl taleb âdemden ey tâlib
Dinle ey zâhirperest zarfdan murâd mazrûf imiş
Dostlar oldum dîvâne ben âşıkım Sübhân'e Mevlâ'ye
Dü cihânın mülkünü ta'mîr için mürşidiz
Dünyâ ile ukbâyı hiç yere sayan yok mu
Dünyâya dalma encâmı hasret
Eğer cânân ise kasdın ser ü cândan ümîdin kes
Ehl-i derd-i nâtüvâna var mı sıhhatden lezîz
Elâ ey mefhar-i âlem sana kevn ü mekân âşık
Elif Allah'a derim âmentü billah dâimâ
Erdikçe vasl-ı zâta her cânibim yüz oldu
Erişir vuslata dil zikr ile tenvîr olsa
Etdi beni aşkın bugün mestâneler mestânesi
Evvel ezel Vâfî Hudâ etmekde eltâfı Hudâ
Ey âşık-ı Hakk Allah de âh et
Ey Azîz ü Nâsır Allah ey Hakîm ü Kâdir Allah
Ey bütün âlemlere sultân Muhammed Mustafâ
Ey cemâl-i bî-misâl mihrâbına nûr-i mübîn
Ey gönül bezm-i ezel va'dini gel eyle vefâ
Ey kamer tâ-be-seher aşk ile bîdarsın niçin
Ey merd-i meydân-ı hakîkat ver haber ankâ nedir
Ey nûr-i hüviyyet bize sultânım efendim
Ey pâdişeh-i milk-i ebed nûr-i mukaddem
Ey şeh-i mülk-i nübüvvetde habîb-i ezelî
Ey vuslata tâlib olan şartın akdemidir mürşid
Ezel mahbûb-i Sübhânî Muhammed'dir Muhammed'dir
Ferd-i yektâdır celle celâluh
Feyz-i kuds-i zât-ı Hakk'a tâlib ol insân isen
Gam-ı dilsûz-i aşkdan puhtegânız zârımız yokdur
Garaz Hakk yolunda rızâdır rızâ
Garîk-i aşk-ı Hakk bilmez dalâletden malâletden
Gelin âşıklar devrân edelim
Gencîne olan diller vîrânedir âlemde
Gezme beyhûde sivâda eyle Sübhân'ı taleb
Gir tarîk-i aşk-ı Hakk'a evvelâ ol tâibûn
Görenler âfet-i hüsnün derûnundan figân ister
Gül-i bostân-ı ledünden al elif bâ tâ vü sâ
Hakîkat mazhar-ı envâr-ı kudretdir Cenâb-ı Gavs
Hâk-i pâye arz-ı hâl etmek ne hâcet yâ Resûl
Hakk'dan seni dûr eyleyen cümle hicâbındır nefs
Hakk vahdetine eşyâ burhâna gelirler hep
Hakk yoluna giren kullar makbûlü
Halkdan çekdim özümü Hakk'ın aşkından yâ hû
Halvetîyem kesretim vahdet ile pinhân olur
Hayâl-i mâh-medârınla gönül dâim münevverdir
Hazret-i pîrân yolu Hakk'a gider kâfile
Her dü cihâne bîgâne âşık
Her kim ki diler eyleye tebyîn-i hakîkat
Her nefesde aşk ile giryân olup Allah derim
Her tecellî Zât-ı Hakk'ın zerre yok hâşâ abes
Hudâ'yı zikreder her ne vâr ise kuru ile yâş
Huzûru bulmadan sôfî eylersin tâatı heyhât
Hüsn-i sır mehpâresi cânımdan etmez iftirâk
Iskât edemez kâmili halk mertebesinden
İhâta etdi kevni mu'cizâtın yâ Resûlallah
İster isen ref'-i nikâb varlık ile olmaz nasîb
İster isen vasl-u Hudâ gel mürşide gel mürşide
İşitdim nefha-i sûru dirildi cümle-i mevtâ
Kâinâta hep velînimetdir Âl-i Mustafâ
Kalbi cilâ et âyine olsun
Kasdın ise Hakk Nûru Ola Kalbe İsâle
Kevser verilir Hakk'dan içdin mi şarâbı sen
Kim bulur cânâneyi aslında mi'râc etmeden
Kitâb-ı kâinâtdan akseden fermâna ol sâmi'
Kudûmunla bulundu Hakk visâli yâ Resûlallah
Lutfunda kahrında enîsim Allah
Mahrem-i gencîne-i vuslat bilinmek istemez
Ma'nâ-yı besmele ebrûyine mâşâallah
Mâsivâya sarf edüp eyyâmını etme telef
Mazhar-ı cem'-i cemâl Hazret-i bü'l-'alemeyn
Mecnûn olan meftûn olan her gördüğün Leylâ görür
Meftûn olanlar sen mihr-i tâbe minnet eder mi hiç âfitâbe
Mensûb-i huzûr olmağa gerçi amelim yok
Mest-i aşkın reh-i sahrâya düşer döne döne
Meyveli olan ağacı yaprakla dalı gösterir
Mihr-i hüsnün tâlib-i irfâna bir nâtık kitâb
Muhabbet bezmine dil ver perîşân olmak istersen
Muhabbet eyledi Mevlâ biline kenz-i lâ yefnâ
Muhabbetle bakan gözler ne noksan ne kusur görmez
Muharremdir tecellîgâh-ı Mevlâ
Nâil olmaz vuslata ma'nâda dil olmadıkça aşkına üftâde dil
Nâr-ı kübrâdır hakîkat âşıka ihrâk-ı aşk
Nefsin idrâk etmeyen irfânı bilmez kandedir
Nesl-i nebevî Seyyid Ahmed-i Bedevî'dir
Ne şândır Allah Allah âşikâr olan cemâlinde
Neye etsem nazar şâhım gönül hep sendedir sende
Nûr-i vahdet şemsini sîretde a'mâ görmedi
Nûr-i tevhîd ile pâk et kalbini eyle debbâğ
Ol Müste'ân Rabbi'r-Rahîm Allah Mu'în Allah Kerîm
On sekiz bin âlemi izhâr eden Rabb-i Celîl
Peyrevin olmaya gaflet-güzer-i eyyâmın
Pür kâr bismillahirrahmânirrahîm
Riyâz-ı vahdeti îmâ eder bir gül müdür âlem
Rütbe-i süflâyı geç kurbiyyet-i a'lâya gel
Sâliki idlâl eder mürşidi noksân olsa
Sana hep bendedir cümle halâyık yâ Resûlallah
Sanma gelen bu âleme insân gelir insân gider
Sayd u bend oldu meğer bir şâh-ı hûbâne gönül
Senin nûrunla fetholdu bidâyet yâ Resûlallah
Senin aşkınla ey mâhım gönül hep ağlamak ister
Seninle buldu âlemler kıyâmı yâ Resûlallah
Seyyidü'l-kevneyn Muhammed âlemin sultânına
Sivâya meyl ü rağbetden kulûb-i asfiyâ mahfûz
Subha-i hubb-i sivâdan bulmak istersen halâs
Sûretâ sugrâ vücûdun cümle ekvân sendedir
Şem'-i cemâlin nûruna pervâne geldim tâ ezel
Şems-i nûr-i ezel imkânla mümted görünür
Şems-i zâta tâ ezelden âşinâdır gönlümüz
Şems-i zât imkâna salmış nûr-i esmâdan hutût
Şuhûdun kul hüvallah âyetidir yâ Resûlallah
Tâ ezel bir lâ-misâl şâne te'abbüd etmişem
Tâ ezel ma'şûk edindim Hazret-i Allah'ı ben
Tâ ezelden rûh-i kudse nûr-i Subhân'dır edeb
Tâlibâ gezme sivâda nokta-i irşâda gel
Tâlibâ vuslat dilersen âleme bîgâne ol
Tarîk-i aşk-ı Hakk bânî benim pîrim Hüsâmeddîn
Tavrımız etvâr-ı Hakk'dır sırrımız îkân-ı Hû
Tecellî etse sâlikde semâ-yı fıtrat-ı tevhîd
Tecellîgâh-ı lâhûti mutâf-ı âşıkândır bu
Tecellî sırrına âgâh eder envâr-ı mahviyyet
Tecelliyâta dilde nûr-i tevhîdden cilâ ister
Temevvüc etdi zâhir oldu imkân-ı vahdetin nûru
Üftâde dilim şikar oldu
Üftâdegân-ı aşka bir ân olur mu râhat
Vahdet gül-i gülzârının dîvânesi mecnûnuyam
Vâris-i Sıddîk-i hâss Hazret-i Şâh-ı Nakşibend
Vech-i Hakk'ı hep mezâhirde temâşâ kılmışız
Vech-i pâkin dilde etdim beyt-i Rahmân ittihaz
Velâyet imâmı Ali'dir Ali
Vîrâne gönül ancak hüsnünle olur ta'mîr
Yâ delîle'l-halki bi hakki'l-mübîn
Yanar âteşlere hisseylemez pervâne-i aşkın
Yâ Rabb beni vahdet-i kübrâya erişdir
Yâ Resûlallah zuhûrunla zuhûr-i kâinât
Yazılmış âyet-i hüsnünde nûr ile elif-lâm-mîm
Zât-ı Hakk'dan yeyz-i zâtî-yi Hudâ'dır râbıta
Zâtına fânî olup er sırr-ı beytullah budur
Zevk-i aşk meczûbu buldu âlem içre âlemi
Zikr-i Hakk vâsıtadır âlem-i bâlâya sana
Zikr ile âyine-veş her kim ki oldu sîne-saf