NAĞME-İ AŞK YENİLENDİ VE ŞURAYA TAŞINDI.
BU SAYFALAR 2015 BAŞINDAN BERİ GÜNCELLENMEMEKTEDİR.
LÜTFEN BİZİ ARTIK BURADAN TAKİP EDİNİZ...
HÂFIZ ÜSKÜDARLI ALİ EFENDİ
1885 - 1976
İstanbul Üsküdar’da doğdu. Adı Ali Sadettin’dir. Daha sonra aldığı Üsküdarlı soyadıyla tanındı. Babası, şair Üsküdarlı Talat Bey’in kardeşi, posta telgraf memuru Mustafa Vehbi Efendi, annesi Saîde Hanım’dır. İlk tahsilinden sonra, arkadaşları Şemseddin Günaltay ve Burhan Felek gibi, devrin Üsküdar’daki önemli eğitim kurumlarından özel Üsküdar Ravza-i Terakki rüşdiyesini bitirdi. Buranın Kur’ân-ı Kerim hocası Rüşdü Efendi’den hâfızlığını tamamladı. Tecvid ve tashih-i huruf derslerini Kaptanpaşa Camii İmamı Üsküdarlı Hâfız Ahmed Nazif Efendi’den aldı.
Çocukluğundan itibaren aile ortamında elde ettiği kültürünü amcası Üsküdarlı Talat Bey’in konağındaki toplantılarda geliştirdi. Bu meclislerde edebiyat zevki aldığı gibi mûsıkî bilgisini ilerletti. Mûsıkî hocalarının başında bestekâr Hacı Fâik Bey gelmektedir. İstanbul tarîkini Selimiye Camii İmamı Hâfız Hasan Fehmi Efendi’den, Mısır tarîkini Yavuzselim Camii İmamı Reisülkurra Hâfız Ahmed Efendi’den öğrenerek kıraat-i aşere icâzeti aldı. Serezli Hâfız Şükrü Efendi’den Kasas Sûresi’ne kadar okuduğu Takrib derslerini onun vefatı üzerine Reisülkurra Varnalı Ahmed Efendi’den tamamladı. Ayrıca aynı hocadan, tanınmış kıraat kitaplarından Arapça 1007 beyitlik Tayyibetü’nneşr’i okuyup ezberledi. Defter-i Hakânî’ye girerek başladığı memuriyet hayatını 30 Temmuz 1908’de tayin edildiği Karaköy Yeraltı Camii İmam-Hatipliği vazifesi ile vefatına kadar sürdürdü. 17 Ekim 1959’da ek olarak İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü Kur’ân-ı Kerim hocalığına getirildi. Kıraat ilmine dair eserlerden oluşan bir ihtisas kitaplığı niteliği taşıyan kütüphanesini bağışladığı bu kurumdaki (günümüz Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi) hizmetini 17 Mart 1971’e kadar yürüttü ve burada başlıcaları Emin Işık, İsmail Karaçam, Tayyar Altıkulaç, Mehmet Ali Sarı, İlhan Tok gibi pek çok hâfıza hocalık yaptı.
Bayındırlı Mustafa Efendi’den kendine intikal eden Reisülkurralık ünvânını vefatına kadar lâyıkıyla taşıyan Ali Efendi’nin en tanınmış özel talebesi çok kabiliyetli ama tam manasıyla yetiştiremeden kendisiyle irtibatını kestiği için üzüldüğünü söylediği Hâfız Kani Karaca ile ondan kısmen feyz almış olan Trabzonlu Hâfız Necati Özer’dir.
Emine İhsan Hanım’la evlenen ve Mehmet Lutfullah ile Mehmet Ayetullah İzzet adlı iki çocuğu bulunan Hoca, 27 Ağustos 1976’da Ramazanın ilk Cuma günü vefat ederek Sahrâ-yı Cedid kabristanına defnedilmiştir. Klasik ve dinî Türk mûsıkîsini en iyi bilen, kendine mahsus tavrıyla okuyan, mûsıkî bilgisini Kur’ân tilâvetine en iyi uygulayan bir üstad/hâfız olarak tanındı. Bu sebeple gerek hususi meclislerde, gerek mukabelelerde, gerekse vazife yaptığı Yeraltı Camii’ndeki tilâvetleri büyük rağbetle dinlenirdi. Geniş bir klasik mûsıkî mahfûzâtına sahip olmakla tanındı. Yüksek İslâm Enstitüsü’ndeki yakın mesai arkadaşlarından neyzen Halil Can, unutulmuş birçok eseri kendisinden dinleyip Hamparsum notasıyla tesbit ederek Türk mûsıkîsi repertuarına kazandırmıştır..
Ali Üsküdarlı’nın, Cuma imamlığına Sultan Abdülhamid’in fermanıyla tayin edilmiş olduğundan, vazife yaptığı müddetçe İstanbul’un en uzak yerlerinden gelerek Cumaları onun arkasında kılmayı tercih eden özel bir cemaati vardı. Bir başka özelliği de hutbelerin Arapça bölümlerini geleneksel Osmanlı tarzında makam geçkileriyle okumayı sürdürmesi olmuştur. Aynı zamanda bir İstanbul beyefendisi kimliğine de sahip olan Ali Üsküdarlı, fevkalâde zeki ve zarif, nüktedan, hâfızası ve hıfzı kuvvetli bir kârî idi. Yumuşak ama rebab gibi içli bir sese, uzun bir soluğa, özel bir gırtlak yapısına sahip, mûsıkî bilgisini, makam geçkilerini, talim ve tecvid esaslarını fedâ etmeden Kur’ân kıraatine çok ustaca ve letâfetle uygulayan bir hâfızdı. İltifatını gördüğü Sultan Abdülhamid yanında, Sultan Reşad ve Sultan Vahdettin devirlerini idrak ettiği gibi, yarım asırlık Cumhuriyette de Kur’an ve Mevlid okumada, mihrâb ve kürsü hizmetinde üstün başarısını sürdürmüş, yurt içi ve dışında saraylarda, konaklarda, yüksek mahfillerde, özel meclislerde de okuyarak sanatını, kudretini yerli yabancı herkese kabul ettirmişti. Her yerde ve her zaman okumadığı, okuduğu Kur’ânın saygıyla dinlenmesi hususunda titizlik gösterdiği için nazlı bir hâfız sayılan Ali Efendi’nin örnek kıraati, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca kaydedilmiştir. Ocak 1973’ten başlayarak bir yıl boyunca, talebesi İsmail Karaçam’ın himmetiyle gerçekleştirilen bu önemli hatim kaydı, tamamlanıp Başkanlığa teslim edilmiş, ancak halen yayımlanmamıştır.
Kaynak : Mustafa Uzun, Üsküdarlı Meşhurlar Ansiklopedisi
ARŞİV KAYITLARI
�
�